Rüyada Karanlık Gölge Adam Görmek
Kadınların evrensel olarak gördükleri bir düş vardır. Rüyanın kurgusu şöyledir:Dışarıda, karanlıkta kim olduğu belirsiz, sinsi bir insan dolaşmaktadır. Bir anda anlar ki o karanlık, gölgei nsan evin içindedir. Yanı başındadır. Ona dokunmak üzeredir. Düş gören kadın çığlık atmak ister ama sesi çıkmaz, nefes nefese korku ile uyanır. Böyle bir rüyadan kadınlar uyandıklarında fiziksel olarak titreme, kalp çarpıntısı ve yoğun bir korku ile ağlamaya başlarlar. Bu rüya nasıl yorumlanabilir?
Psikoanalitik açıdan bu rüyanı yorumlarını özetleyelim.
Rüya kadının bilinçaltında yok-edici bir karanlık adam figürü olabilir. Kadınlar büyüdükçe ve olgunlaştıkça bu karanlık adam figürünü rüyaları aracılığıyla tanımaya başlamaktadırlar. Yani karanlık adam figürü olumlu anlamda onu uyaran tehlikeli bir duruma karşı can simidi işlevi görebilmektedir. Yaşamında onu zorlayan gerçek bir duruma karşı mücadele etmesi gerektiğini anlatmaktadır.
Karanlık adam düşü, bir kadına nasıl bir belayla karşı karşıya olduğunu anlatmaktadır. Böyle bir rüya gördüğümüzde kendimize bu rüya beni hangi açılardan uyarıyor diye sorabiliriz? Bu yanıyla bilinçli bir şekilde anahtar soruyu sormak önemlidir. Böyle bir düş kadının hayatının değişmesi gerektiğini, zor bir seçim konusunda sıkıntıya düştüğünü, bir sonraki adımı atmaya çekindiğin anlatır. Yani karanlık adam rüyaları hadi kendine gel, hayatında bir şeyler yanlış ve senin kendin için doğru olanı yapman gerekeni anlatan uyarıcı rüyalardır. ‘Dikkat et, tehlikedesin’, hadi uyan rüyalardır.
Hayatımızda kapımızı çalan sorunları çözmemiz için bizi yüreklendiren rüyalardır.
Hayatlarımızı elden geldiğince olumsuzluklardan temizlemek için karanlık, gölge adamları rüyalarımızda görmek önemlidir. Bu rüyalar kimi zaman bazı ilişkilerimizi sınırlamak ve azaltmamız gerektiğini anlatır. Etrafımız özensiz davranan insanlar ile çevrilmişse karanlık/gölge adam rüyasını bilinçaltımız bize bir uyarıcı olarak gönderir. Gerçek hayatlarımızda, yürekli hissetmeyi ve davranmayı öğrenememişsek ruhumuz içsel bir sıkıntı yaşamaya başlar, içgüdülerimiz/sezgilerimiz zedelenir. Yani çoğu zaman kendi iç sesimizi duymak istemeyiz. Ama içten içe bir şeylerin bizim için yanlış olduğunu hissederiz. İşte karanlık/gölge figürler rüyalarımıza kendi iç sesimizin ‘artık kendini kandırmayı’ bırak can simidi işlevi olarak görünmeye başlar. Böyle rüyalar gördüğümüzde hayatımızı, ruhumuzu tehdit eden durum ve, kişilere karşı sınır çizmek gereklidir uyarısını dikkate almalıyız. Kendimiz için doğru anahtar /rehber soruları sormaktan korkmamayı bilmeli, bilmiyorsa öğrenmeliyiz. Sözü Le Guin’e bırakıyorum:
“Gölgenize ne kadar az bakarsanız, o kadar güçlenir, sonunda bir tehlikeye, kaldırılmaz bir ağırlığa, ruhunuzun içinde bir tehdide dönüşür. Bilince kabul edilmeyen gölge, dışarı, ötekilere yansıtılır. Benim bir kusurum yok-sorun onlar. Ben canavar değilim, diğerleri canavar. Tüm yabancılar kötüdür. Ama kedi tekmeyi hak etmişti Annecim. Eğer gerçek dünyada yaşamak istiyorsam, bu yansıtmalarımdan vazgeçmek zorundayım; nefret edilesi olanın, kötünün içimde olduğunu kabul etmeliyim. Bu kolay değildir. Suçu başkalarına atamamak çok zor. Ama buna değer .”Bu yanıyla rüyamızda gördüğümüz karanlık gölge kişi yüzleşmek istemediğimiz kendimiz de olabiliriz. Kendimize dışarıdan bakıp doğru yapıp yapmadığımız, davranışlarınıza haklı olup olmadığımızı, sağlıklı düşünüp düşünmediğimiz öncelikle ruhumuz/sezgilerimiz/duygularımız ile hissetme gücünü geliştirme pratikleri yapmayı öğrenmek değerlidir. Başkaları ve kendimiz için hiç bitmeyecek bir kaynak değiliz. Gerçek anlamda ruh evimizi yapmaktan kendimiz sorumluyuz. Yaratıcı sezgi bir insanın ruh evinin anahtarıdır. Ve bu anahtarı kaybettiğimizde karanlık/gölge kişi rüyalarımıza konuk olmaya gelecektir.
Kaynakça: Kurtlarla Koşan Kadınlar / Vahşi Kadın Arketipine Dair Mit ve Öyküler (Clarissa Pinkola Estes)